loader
  • Gevher Nesibe Mah., Tekin Sk., 6/97,
    Kat:13, Hukuk Plaza, Kocasinan/KAYSERİ
 EMLAKÇILIK YAPAN KİŞİ KİRAYA VERDİĞİ TAŞINMAZIN SAHİBİNE KİRA BEDELİNİ HİÇ  VEYA TAM GÖNDERMEZSE NE OLUR?

EMLAKÇILIK YAPAN KİŞİ KİRAYA VERDİĞİ TAŞINMAZIN SAHİBİNE KİRA BEDELİNİ HİÇ VEYA TAM GÖNDERMEZSE NE OLUR?

    Günümüzde taşınmaz sahibi olan bir çok insan, taşınmazlarını emlakçılık yapan kişilerle anlaşma yaparak bu kişiler  vasıtasıyla kiraya verebilmektedir. Emlakçılık yapan kişi de söz konusu taşınmazı başkalarına kiralamaktadır. Ve bu taşınmazlardan gelen kira bedelleri bazen mülk sahibine kiracı tarafından  doğrudan aktarılmakta iken bazen de emlakçılık yapan kişi  kiracıdan kira bedellerini alıp mülk sahibine verebilmektedir. Bu ikinci duruma  yurt dışında yaşayan  ya da taşınmazının bulunduğu vilayete uzak bir vilayette yaşayan mülk sahiplerinin taşınmazlarının kiralanmasında çoğu zaman rastlanılmaktadır. İşte bu şekilde emlakçılık yapan kişinin kiracıdan aldığı (aylık veya yıllık) kira bedelini alıp mülk sahibine aralarındaki anlaşmaya(sözleşme) göre  tamamını teslim etmesi veya aktarması gerekirken eksik gönderdiği veya hiç göndermediği ve böylece paranın bir kısmını veya tamamını uhdesinde (üzerinde) tuttuğu durumlar yaşanabilmektedir.  Eksik gönderimin veya hiç göndermemenin söz konusu olduğu ve emlakçılık yapan kişinin geriye kalan tutarı veya kira bedelinin tamamını anlaşmaya vb. aykırı olarak uhdesinde(üzerinde) tuttuğu  bu gibi durumlarda (her olayın kendine özgü özelliklerine göre ayrıca değerlendirme yapılması gereklidir ) emlakçılık yapan kişinin özellikle Türk Ceza Kanunu'nun 155. madde 2. fıkrasında düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlemiş olması söz konusu olabilmektedir. Böyle olaylarla karşılaşan mülk sahibi bahsettiğimiz suçun işlendiğini ileri sürerek suç duyurusunda bulunabileceği gibi duruma göre elbette zararının tazmini için dava da açabilir İlgili Kanun maddesi :

TCK 155. Madde

"(1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur." [1]
                                                                   
   Konuyla ilgili Yargıtay Kararları :

"...Emlakçılık yapan sanığın katılanın talimatı ile ona ait evi kiraya vererek kiracıdan ilk kira ve depozito bedelini alıp katılana teslim etmeden uhdesine geçirdiği iddia edilen olayda,
Sanığın; aldığı paraları katılanın kendisine olan borcundan dolayı onun bilgisi dahilinde iade etmediğini beyan ettiği halde bu borca dayanak belge vs. herhangi bir delil ibraz etmemesi, evi kiralayan tanığın soruşturma aşamasındaki beyanında; sanık ile katılana parayı neden ödemediği hususunda görüştüğünü ve sanığın, parayı yollayacağını belirttiğini söylemes, katılanın aşamalardaki istikrarlı beyanları birlikte değerlendirildiğinde sanığın söz konusu suçu işlediği sabit olup atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, delillerin takdir ve değerlendirmesinde yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde beraatine dair hüküm kurulması,..Bozmayı gerektirmiş..." [2]

"Sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

.... Emlakçılık yapan sanığın ; katılan ev sahibinin evini 2250 TL karşılığında kiracıya kiraya verdiği ve bu paranın tamamını aldığı halde, üstünü kiracının 4 gün sonra vereceğini belirterek 1000 TL'sini katılan ev sahibine verdiği, kalanını ise vermeyerek uhdesinde tuttuğu iddia ve kabul edilen olayda;

Katılan beyanları, sanık savunmaları, oluş ve tüm dosya kapsamına göre sanığın atılı suçu işlediği sabit olduğundan mahkumiyete dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir..." [3]

"...Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Katılanın evini kiraya veren ve emlakçılık yapan sanığın, katılana ait ev için 700 TL kira ve 700 TL depozito parası almasına rağmen katılana 500 TL para verdiği, 900 TL parayı uhdesinde tutmak suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığın ikrar içeren savunması, katılanın beyanları ile tüm dosya kapsamından; sanığın mahkumiyetine ilişkin mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir..." [4]

"...Mağdurun evini kiraya veren ve emlakçılık yapan sanığın, mağdura ait evi 200 TL'ye kiralamasına rağmen 150 TL'ye kiraladığını ve kiracıdan parayı alamadığını söylediği, bir süre sonra kiracı ile görüşen mağdurun kiracının her ay kirasını düzenli olarak verdiğini öğrendiği, mağdurun durumu sanıkla konuşması üzerine sanığın senet verdiği ancak, senedin vadesinin geçmesine rağmen sanığın parayı ödemediği, bu suretle sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırılması gerektiği iddia edilen olayda; sanığın savunması, mağdur ve tanık beyanları ile dosya kapsamından sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik mahkemece verilen mahkumiyet hükmü ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir..." [5]

   Mülk sahibi ile emlakçılık yapan kişi arasında hukuki ihtilaf olduğunda emlakçılık yapan kişi hakkında  hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu bağlamında mahkumiyet söz konusu olmamaktadır. İlgili Yargıtay kararı : 

"...Katılanın, kendisine ait 3 evin kiraya verilmesi için Atahan Emlak Ofisi sahibi sanık ... ve yanında çalışan sanık ...’a verdiği yetki uyarınca sanıkların katılanın evini kiralayıp aldıkları kira parasını katılana vermedikleri iddia edilen olayda; sanıkların kiraladıkları ev ile ilgili masraflar yaptıkları gözetilerek taraflar arasındaki uyuşmazlığın yapılan masraflar ve kira bedeline ilişkin olduğu, bu nedenle hukuki ihtilaf mahiyetinde kaldığı anlaşıldığından mahkemenin beraatine dair kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir..." [6]


ÖNEMLİ  :

    Yargı kararlarının tamamını değil, "..." işaretinden anlaşılacağı üzere konuları ilgilendiren kısmına yer vermiş bulunmaktayız, kararların tamamına erişmeniz linklerini dipnotlar içinde  belirttiğimiz kaynak sitelere giriş yapmanız ve akabinde yine dipnotlar içinde belirtmiş olduğumuz künye bilgileri ile arama yapmanız halinde mümkündür.

   Bu karar bazlı makale sadece  konuya ışık tutma, irdelemek amaçlı yazılmıştır, hukuk  dünyasında daima güncel gelişmeler yaşanacak olup özellikle bir tavsiye vermek, yöntem göstermek veya öneri sunmak amacıyla yazılmamıştır. Makale  her zaman güncellenebilir, eklemeler yapılabilir veya kaldırılabilir. Makalede değinilen konularla veya benzer konularla ilgili bir uyuşmazlığınız bulunduğunda avukatlık hizmeti almanız, hak arama özgürlüğünüzün en üst seviyede temsili için elzemdir fakat zorunlu değildir.


Dipnot

  1. ^ https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.5237.pdf
  2. ^ Yargıtay 23. Ceza Dairesi, 23. Ceza Dairesi 2015/4639 E.,  2015/7093 K., 24.11.2015 K.T., https://karararama.yargitay.gov.tr
  3. ^ Yargıtay 15. Ceza Dairesi,2017/4394 E., 2019/976 K., 19.02.2019 K.T., https://karararama.yargitay.gov.tr 
  4. ^ Yargıtay 15. Ceza Dairesi  2017/3277 E.,  2019/412 K., 06.02.2019 K.T.,  https://karararama.yargitay.gov.tr
  5. ^  Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 2017/15547 E ,  2018/8352 K., 21.11.2018 K.T.,  https://karararama.yargitay.gov.tr
  6. ^ Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 2017/8030 E.,  2019/3832 K., 16.04.2019 K.T.,  https://karararama.yargitay.gov.tr