KIDEM TAZMİNATI ALACAĞINDA GECİKME FAİZİ
1- Uygulanacak Gecikme Faizi Oranı
1475 Sayılı Kanun'un 14. Maddesi 11. fıkrasına göre : "Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi sebebiyle açılacak davanın sonunda hakim gecikme süresi için, ödenmeyen süreye göre mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine hükmeder."[1] ve buradaki faiz oranının 1 yıllık (vadeli) mevduata bankalarca uygulanan en yüksek faiz oranı olduğu kabul edilmekte olup söz konusu faiz oranı belirlenirken bankaların fiilen uyguladığı faiz oranı esas alınır. Anılan bu faiz oranı, 1475 sayılı kanun kapsamında uygulama alanı bulup Basın İş Kanunu ve Deniz İş Kanununa tabi çalışanların kıdem tazminatları bakımından uygulama alanı bulmaz. İlgili Yargıtay kararları :
" ....4857 sayılı Kanun'un 120. maddesi hükmü uyarınca kıdem tazminatını düzenleyen mülga 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesi halen yürürlüktedir. Anılan 14. maddenin 11. fıkrası hükmüne göre kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda bankalarca uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir.
Somut olayda; iptali istenen ... İcra Dairesi’nin 2019/88 esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde, takip konusu kıdem tazminatı alacağının %28 oranında banka mevduat faizi yürütüldüğü belirtilerek belirlenen 11.040,46 TL işlemiş faizi ve aynı faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte alacağın tahsili talep edilmiştir. Davalı alacağa, işletilen faiz ve ferilerine itirazda bulunmuştur. Mahkemece alacağa uygulanacak en yüksek banka mevduat faiz oranı konusunda bir araştırma yapılmadığı halde, Merkez Bankası kayıtlarına göre takip tarihinde kamu bankalarınca 1 yıl ve daha uzun süreli en yüksek mevduat faiz oranının %20,50 olduğunu belirterek hesaplama yapan rapora göre davalının faize yönelik itirazının reddine karar verilmesi isabetli değildir.
Yasada "uygulanan en yüksek faiz" sözcüklerine yer verilmiş olmakla sözü edilen faiz oranının uygulanıp uygulanmadığı tespit olunmalıdır. Bankaların belli dönemlerde T.C. Merkez Bankasına uygulayabileceklerini bildirdikleri faiz oranı fiilen uygulanmış olmadıkça dikkate alınmaz. Hal böyle olunca, hesaplamaya esas alınması gereken faiz bankalarca fiilen uygulanan faizdir. Mahkemece fiilen mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı araştırılarak, ilgili bankalardan sorularak saptanmalı, işlemiş faiz yönünden Mahkemece değerlendirme yapılmalı ve iş akdinin fesih tarihinden takip tarihine kadar olan kısım yönünden davacının talebini aşmayacak şekilde karar verilmeli, işleyecek faiz yönünden de %28 oranı üzerinden takibin devamına karar verilmesi hatalı olacağından, %28 faiz oranını aşmayacak şekilde alacağın bankalarca 1 yıllık mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmelidir. Anılan hususlar gözetilmeden verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirmiştir..."[2]
"... Kıdem tazminatına uygulanması gereken faizi düzenleyen ilgili hükümde özel banka ile kamu bankası ayrımı yapılmamıştır. Yasada, “uygulanan en yüksek faiz” sözcüklerine yer verilmiş olmakla sözü edilen faiz oranının uygulanıp uygulanmadığı tespit olunmalıdır. Bankaların belli dönemlerde T. C. Merkez Bankasına uygulayabileceklerini bildirdikleri faiz oranı fiilen uygulanmış olmadıkça ücret dikkate alınmaz. Bankaların uyguladıkları faiz oranları bir ya da birkaç aylık veya bir yıllık vadelerle belirlenmektedir. Bunlardan en uzun vade bir yıl olup, en yüksek faiz oranı da bir yıllık mevduata uygulanmaktadır. Bu durumda kıdem tazminatı için uygulanması gereken faiz, ödeme gününün kararlaştırıldığı ya da temerrüdün gerçekleştiği zamanda bankalarca bir yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı olmalıdır. Aynı miktar için ikinci yılın başlangıcındaki en yüksek banka mevduat faizinin belirlenerek uygulanması, gecikme daha da uzunsa takip eden yıllar için de aynı yönteme başvurulması gerekir. Yıl içinde artan ve eksilen faiz oranları dikkate alınmaz. Yıllar itibarıyla faiz oranları değişebileceğinden kararda faiz oranının gösterilmemesi gerekir. Dava dilekçesinde belli bir faiz oranı ya da başka bir faiz türü gösterilmişse, istekle bağlılık kuralından hareket edilerek bu faiz oranını aşmayacak şekilde faize karar verilmelidir..." [3]
"...Yukarıda açıklanan nedenlerle; hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde “akdin feshi tarihinden itibaren” sözcükleri çıkartılarak yerine “dava tarihinden itibaren” sözcüklerinin yazılmasına, hükmün “Davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü ile toplam 4.479,00 TL brüt kıdem tazminatı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek 1 yıllık mevduata bankalarca fiilen uygulanan en yüksek mevduat faizi (yasal faiz oranını geçmemek üzere mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizi) oranında faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine” şeklinde düzeltilerek onanmasına, 03.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi." [4]
2- Faiz Başlangıcı
a) İş akdinin feshi halinde :
Fesih tarihinden itibaren faiz istenebilir. Konuyla İlgili Yargıtay kararı :
"...Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında kıdem tazminatı alacağına yürütülecek faizin başlangıç tarihi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacı kıdem tazminatına iş sözleşmesinin feshi tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmesine rağmen Mahkemece kıdem tazminatına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi hatalıdır...
...Hüküm fıkrasının 1.bendinde yer alan “ 4.344,87 TL ( Net ) Kıdem tazminatı alacağının dava tarihi olan 06/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek banka mevduat faiz oranıyla, davalı Sağlık Bakanlığı'ndan alınarak davacıya ödenmesine, ” sözcüklerinin hükümden çıkarılarak yerine: 4.344,87 TL ( Net ) Kıdem tazminatı alacağının fesih tarihi olan 10/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek banka mevduat faiz oranıyla, davalı Sağlık Bakanlığı'ndan alınarak davacıya ödenmesine,” şeklinde yazılmasına..." [5]
b) Emeklilik halinde :
Emeklilik belgesinin işverene bildirildiği/verildiği tarihten itibaren faiz istenebilir. İlgili Yargıtay kararları :
"...Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi halinde bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği 1475 sayılı Kanun'un 14/11. maddesinde öngörülmüştür. O halde faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde 1475 sayılı Kanun'un 14/3. maddesine göre işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarih olmalıdır.
Emekliliğe hak kazanma belgesi işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için de faiz başlangıcı olmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin başladığı tarihtir.
Somut olayda, iş sözleşmesi davacı tarafından emeklilik sebebiyle feshedilmiş olmakla beraber, emeklilik belgesinin işverene verildiği ispatlanamamıştır. Şu halde, hüküm altına alınan kıdem tazminatı alacağına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması,.." [6]
"...4857 sayılı İş Kanununun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasanın 14. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır. Bundan başka işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa bahsi geçen işlemler için başvurması ve bu yöndeki yazıyı işverene bildirmesi gerekir. Böylece işçinin yaşlılık, emeklilik, mamullük ve toptan ödeme yönlerinden bağlı bulunduğu mevzuata göre hak kazanıp kazanmadığı denetlenmiş olur. İşçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiği anda işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümü doğar. Faiz başlangıcında da bu tarih esas alınmalıdır.
Somut olayda, davacının emeklilik belgesini davalılara bildirmediği anlaşıldığından kıdem tazminatı alacağı yönünden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabul edilmesi gerekirken, fesih tarihin esas alınması hatalı olup bozma sebebi ise de bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7. maddesi uyarınca kararın düzelterek onanmasına karar verilmiştir..." [7]
" ... Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi halinde bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği 1475 sayılı Kanunun 14/11. maddesinde öngörülmüştür. O halde faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. Bu noktada, iş sözleşmesinin ölüm ya da diğer nedenlerle son bulması faiz başlangıcını değiştirmez. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için aylık veya toptan ödemeye hak kazanmış bulunduğunu ve kendisine aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa müracaat etmiş olduğunu belgelemesi şarttır.
Yukarıda belirtilen belgelendirme işlemi yapılmamışsa, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için de faiz başlangıcı olmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin başladığı tarihtir.
Açıklanan nedenlerle somut uyuşmazlık bakımından; Mahkemece, davacı tarafından işverene emeklilik koşullarının oluştuğunu gösteren belgenin sunulduğu yöntemince ispatlanamadığından kıdem tazminatına dava tarihi yerine emeklilik tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalı olup, bu husus bozma nedeni..." [8]
c) Ölüm Halinde :
İşçinin ölümü halinde ölüm tarihinden itibaren faiz istenebilir. İlgili Yargıtay kararı :
"...Bu nedenle hüküm altına alınan kıdem tazminatı için davacının murisinin ölüm tarihinden itibaren mevduata uygulanan faize hükmetmek gerekirken faiz talebinin reddine karar verilmesi hatalıdır..." (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 1997/18546 E., 1997/22277 K. 23.12.1997 K.T., www.legalbank.net )
d) İşe iade davası kapsamında :
İşçinin açmış olduğu işe iade davasında feshin geçersizliğine ve işe iade kararı verilip kararın kesinleşmesi sonrasında süresi içinde işverene işe alınması için yaptığı başvurusuna binaen işveren işe başlatmayacağını belirtmiş ise bu belirttiği söz konusu tarihten itibaren, işveren söz konusu başvuruya cevap vermemişse 1 aylık süre içinde işe başlatmakla yükümlü olduğundan 1 aylık sürenin bittiği yani dolduğu tarihten itibaren gecikme faizi uygulanmalıdır. İlgili Yargıtay kararı :
"...İşe iade davası sonrasında işçinin süresi içinde başvurusuna rağmen işverence işe başlatılmadığı tarih fesih tarihi olmakla, kıdem tazminatı bakımından faiz başlangıcı da, işçinin işe alınmayacağının açıklandığı tarih ya da bir aylık işe başlatma süresinin sonudur.
Somut uyuşmazlıkta, davacının iş sözleşmesi 09.02.2015 tarihinde feshedilmiş, davacı işçi tarafından açılan işe iade davası sonucunda feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiş ve davacı tarafça işe başlatılma talebine dair ihtar davalı tarafa 18.03.2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı işçi, davalı tarafça işe başlatılmadığına göre feshin kesinleştiği tarih, bir aylık işe başlatma süresinin sona erdiği 18.04.2016 tarihidir. Bu durumda, asıl davada kıdem tazminatına 18.04.2016 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, geçersiz sayılan fesih tarihine dört aylık sürenin eklenmesi ile 09.06.2015 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir..."[9]
ÖNEMLİ :
Yargı kararlarının tamamını değil, "..." işaretinden anlaşılacağı üzere konuları ilgilendiren kısmına yer vermiş bulunmaktayız, kararların tamamına erişmeniz linklerini dipnotlar içinde belirttiğimiz kaynak sitelere giriş yapmanız ve akabinde yine dipnotlar içinde belirtmiş olduğumuz künye bilgileri ile arama yapmanız halinde mümkündür.
Bu karar bazlı makale sadece konuya ışık tutma, irdelemek amaçlı yazılmıştır, hukuk dünyasında daima güncel gelişmeler yaşanacak olup özellikle bir tavsiye vermek, yöntem göstermek veya öneri sunmak amacıyla yazılmamıştır. Makale her zaman güncellenebilir, eklemeler yapılabilir veya kaldırılabilir. Makalede değinilen konularla veya benzer konularla ilgili bir uyuşmazlığınız bulunduğunda avukatlık hizmeti almanız, hak arama özgürlüğünüzün en üst seviyede temsili için elzemdir fakat zorunlu değildir.
Dipnot
- ^ https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.1475.pdf
- ^ Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/2437 E., 2021/6714 K., 23.03.2021 K.T., https://karararama.yargitay.gov.tr
- ^ Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2020/4492 E., 2021/1536 K., 09.01.2021 K.T. https://karararama.yargitay.gov.tr
- ^ Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/27095 E., 2020/5551 K., 03.06.2020 K.T., https://karararama.yargitay.gov.tr
- ^ Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2020/9042 E., 2021/1266 K., 18.01.2021 K.T., https://karararama.yargitay.gov.tr
- ^ Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/24682 E., 2020/20064 K., 24.12.2020 K.T., https://karararama.yargitay.gov.tr
- ^ Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/624 E., 2020/17676 K., 08.10.2020 K.T., https://karararama.yargitay.gov.tr
- ^ Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2016/32946 E., 2020/16978 K., 26/11/2020 K.T., https://karararama.yargitay.gov.tr
- ^ Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/77 E., 2021/7348 K., 01.04.2021 K.T., www.legalbank.net